Cesur Yürekli İnsanlar

15.00

“Bakara Suresi 251. ayet der ki; “Davud Calut’u öldürdü, Allah da ona mülk ve hikmet verdi, ona dilediğinden öğretti…”
Ayete göre; Ahit Sandığı, Talut’un hükümranlığının simgesi olduğu gibi, hadislerde bildirildiğine göre Mehdi’nin yeryü-zünde kuracağı hükümranlığın da simgesi olacaktır. Yanında sandığın bulunmasıyla hükümranlığı açıkça anlaşılan Hz. Talut, Calut’un ordusu ile savaşmış ve bu savaş esnasında kutsal emanetlerin bulunduğu sandık, zalim hükümdar Calut’un eline geçmiştir. Ancak Talut, her kim ki Calut’u öldürüp Ahit Sandığı’nı geri alırsa hükümdarlığını ona bırakacağını söyler. Talut ile Calut’un ordularının karşılaştığı savaş alanında bu kez savaşacak olan, silahşörlüğüyle nam salmış Calut’un kendisi ve çelimsiz çoban Hz. Davut’tur. Kuşkusuz ‘O’, hiç kimsenin asla kendinden daha üstün bir düşman ile karşılaşmayacağının evrensel yasasını biliyordu. “Her mücadele, görünenin ötesinde daima eşittir!” Hz. Davud elinde bir sapan ile değil, ancak yüreğinde kurduğu kral olma düşü ile Calut’u öldürmüştü.
“Düşüşte düşmanlık olmaz. Düşmanlık, sen yükselişe geç-tiğinde vardır.” Düşman, sen yükselişteyken karşına çıkar ve korktuğu oranda da zalimleşir. Özgürlük derecen ve iraden ne denli yüksekse onun hareketi de o denli sinsice olur.
İşte, Diyarbakır zindan direnişi tam da böylesi bir çıkışın, yükselişin menkıbesi olduğu için karşıdaki düşman bu muhte-şem çıkışı karşılayacak biçimde kendisini acımasızlıkta sınır tanımayacak şekilde dizayn etmiş ve mazlum bir halkın evlatla-rına karşı korkunç bir insanlık suçu işlemiştir.
Bundan dolayı; Diyarbakır 5 No’lu Zindanı’nda TC’nin uy-guladığı şiddet oranında, tutsak edilmiş Kürdistan devrimcileri direnişi yükseltmiş ve uygulanan şiddet, direniş duvarlarına çarparak parçalanmıştır. Diyarbakır zindan direnişi bir kez daha göstermiştir ki; hangi üstün donanıma sahip olursa olsun, hiçbir düşman senden daha üstün ve senden daha güçlü değildir. Tıpkı Hz. Davud’un, Calud’u alnının ortasından sapanıyla attığı tek bir taşla vurması gibi… Ölmenin dahi yasaklandığı Diyarbakır 5 No’lu Zindanı’nda; zalimler, kendilerine karşı ellerinde diren-mekten ve düşlerinden başka hiçbir silahları olmayan mazlum Kürt evlatları karşısında hezimete uğramışlardır… Nihayetinde; “zafer zahiri gücü elinde bulunduranın değil, yüreğinde ‘düş’ün gücünü taşıyanındı.”
‘Düş’ gerçekti, gerçek olan ‘düş’ idi ve güneşe yüzünü dönenlerin ‘düş’ü bir gün mutlaka gerçekleşecekti…
İşte bu kitap; Kürdistan’ın özgürlüğü için yola çıkmış, ömürlerinin baharındaki gencecik Kürt evlatlarının bu yolda ağır bedeller ödediği Diyarbakır 5 No’lu Zindanı’nda yaşanan vah-şeti, birinci ağızdan anlatan belgesel bir anlatıdır…
Bu mezalimin yaşandığı yıllarda Amed bağrından yükselen yüzlerce evladının çığlıklarını sağır olup duymamış, kör olup görmemişti. Zindanın dışı aya, içi güneşe dönmüştü yüzünü. Diyarbakır 5 No’lu Zindanı’nda yaşanan, yaşatılan vahşetin şiddeti, duyduğum uzak yakın bütün zamanlarda yüreğimde derin bir boşluk duygusu bırakmıştır.
Bir Kürt kadını olarak Diyarbakır zindan direnişçileri benim koruyabildiğim namusum, onurum ve haysiyetimdir… Kürt özgürlük mücadelesinin kat ettiği yol adına onlara minnettarım.

Güneş Ülkesinde Diriliş – 2. Kitap – Umut Işığı

12.00

SUNUM
Çağdaş Kürdistan’ın direniş ve diriliş romanının yazılması için Şilan Baki Edebiyat Okulumuz tarafından beş yıl önce planlı bir çalışma başlatılmıştı. Beş yıl boyunca kolektif olarak yoğun bir çalışma yürütüldü. Şimdi bu çalışmanın sonuna geldik ve sonuçları ortaya çıkmaya başladı. Başta yazarı olmak üzere, söz konusu çalışmaya emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz. Herkes için yararlı olacağı umut ve inancıyla okuyucuya sunuyoruz.
Şehit Şilan Baki Edebiyat Okulu

Güneş Ülkesinde Diriliş – 3. Kitap – Cilt 1

12.00

Çağdaş Kürdistan’ın direniş ve diriliş romanının yazılması için Edebiyat Okulumuz tarafından beş yıl önce planlı bir çalışma başlatılmıştı. Beş yıl boyunca kolektif olarak yoğun bir çalışma yürütüldü. Şimdi bu çalışmanın sonuna geldik ve sonuçları ortaya çıkmaya başladı. Şimdiye kadar üç cilt halinde “Amara” ismiyle birinci kitabı ve tek cilt halinde “Umut Işığı” ismiyle ikinci kitabı sunduk. Şimdi de üç cilt halinde “Özgürlüğe Doğuş” ismiyle üçüncü kitabı sunuyoruz.

Güneş Ülkesinde Diriliş – 3. Kitap – Cilt 2

12.00

Çağdaş Kürdistan’ın direniş ve diriliş romanının yazılması için Edebiyat Okulumuz tarafından beş yıl önce planlı bir çalışma başlatılmıştı. Beş yıl boyunca kolektif olarak yoğun bir çalışma yürütüldü. Şimdi bu çalışmanın sonuna geldik ve sonuçları ortaya çıkmaya başladı. Şimdiye kadar üç cilt halinde “Amara” ismiyle birinci kitabı ve tek cilt halinde “Umut Işığı” ismiyle ikinci kitabı sunduk. Şimdi de üç cilt halinde “Özgürlüğe Doğuş” ismiyle üçüncü kitabı sunuyoruz.

Güneş Ülkesinde Diriliş – 3. Kitap – Cilt 3

12.00

Çağdaş Kürdistan’ın direniş ve diriliş romanının yazılması için Edebiyat Okulumuz tarafından beş yıl önce planlı bir çalışma başlatılmıştı. Beş yıl boyunca kolektif olarak yoğun bir çalışma yürütüldü. Şimdi bu çalışmanın sonuna geldik ve sonuçları ortaya çıkmaya başladı. Şimdiye kadar üç cilt halinde “Amara” ismiyle birinci kitabı ve tek cilt halinde “Umut Işığı” ismiyle ikinci kitabı sunduk. Şimdi de üç cilt halinde “Özgürlüğe Doğuş” ismiyle üçüncü kitabı sunuyoruz.

KOBANÊ Çepera Rumetê

12.00

Ev pirtûk diyarî ye ji bo lehengên ku di hemû şaneyên bedena min de wek volkanên ne vemirin û di her kêliyê de bedenên xwe kirin çeperên mayînde da ku tu hêz nekare wan bihejîne.
Diyarî ye ji bo lehengên ku bi ken, mirin pêşwazî kirin û bûn hêviya bindestan. Lehengên evînê yên ku evîna Kurdewarî mîna biskên jineke Kurd li hemberî tarîtiyê hûnandin. Diyarî ye ji bo lehengên ku bi laçika xwe ya sipî, bi kopal û berên xwe û yên bi lewendiyên zendên xwe sînorên bi têlan rêsiyayî çirandin. Diyarî ye ji bo her mirovê ku bi xwîn û xwêdana xwe, heriya Kobanê av dan û bûn bingehê gulistana pêşeroja mirovatiyê û hêviya bindestan.

Ülkemin Haritasıdır Yüzünüzün Çizgileri

12.00

“O kadar adsız şehit var ki, o kadar anısının açığa çıkarılıp hesap sorulması gerekenler, özellikle genç savaşçı var ki, aslında tek tek anıları hakkında sadece bir değerlendirme değil de, onların bir halka mal edilmesini isterdim. Biz bu kısa sürede yaşamlarına anlam verilmesi için üzerimize düşen görevleri mutlaka yerine getireceğiz. Bize göz açtırmamak için dayatılan tüm zorluklara rağmen, tüm şehitlerin hakkını istemek ve gereklerini yapmaktan geri durmamak esas alacağımız en önemli çalışmamız olacaktır.”
Abdullah ÖCALAN

Unutulmasınlar – II – Güneş Bakışlı Çocuklar

12.00

Dağlı Çocuklar aşkı serpiyor güne,
Her taraf,
her şey ışığa kesiyor…
Diyorlar ki:
“Gününüz aydın olsun!”
“Nurla dolsun gönlünüz!”
Çünkü özü ışıktan bir aşktır
Önderlik …
Susmuyorlar!
Ve yine diyorlar ki:
“Herkes,
her şey bıraksa da bizi…
Güneş yine her gün doğuyor…”
Aradıkları değil
yaşadıklarıdır aşk!
Aşkı taşıyorlar bu topraklara.
Tanıdınız mı onları?
“Biz Güneşe Sevdalı Çocuklarız…”
“Güneşin Çocuklarıyız…”