Elinizdeki kitap, Kürdistan Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Savunmalar olarak da bilinen kitaplarından derlenmiş bir eserdir. Derleme Sayın Öcalan’ın “Sümer Rahip Devletinden Demokratik Cumhuriyete Doğru-1, Bir Halkı Savunmak, Uygarlık, Kapitalist Uygarlık, Özgürlük Sosyolojisi, Ortadoğu’da Uygarlık Krizi ve Demokratik Uygarlık Çözümü” adlı kitaplarından hazırlanmıştır. Ayrıca “Kürt Sorunu ve Demokratik Ulus Çözümü (Kültürel Soykırım Kıskacındaki Kürtleri Savunmak)” ve Urfa Savunması olarak da bilinen “Urfa; Tarih, Kutsallık ve Lanet” kitaplarından kısa alıntılar bu çalışma kapsamında ele alınıp işlenmiştir.
Bu çalışma hazırlanırken paragraflar arasında ve konular içinde bütünlük sağlamak için kitaplardan yapılan alıntılar iç içe geçirilmiştir. Örneğin; “Uygarlık” kitabından alınan ‘Hakikat ve Yöntem Üzerine’ bölümünün içine “Bir Halkı Savunmak” ve “Kapitalist Uygarlık” kitaplarından alınmış cümleler ve paragraflar da yerleştirilmiştir.
Kitap okunup incelenirken bu çalışmanın bir derleme olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Sayın Öcalan’ın temel kavramlara yüklediği anlam, hakim teolojik ve bilimsel alanlarda kullanılan anlamlarıyla bire bir örtüşmez. Örneğin; ahlâk, din, mitoloji, devlet, uygarlık, kültür, politika gibi çok temel kavramlar incelendiğinde bu ayrım rahatlıkla görülecektir. Sayın Öcalan’ın kavramlara yüklediği anlam Demokratik, Ekolojik, Kadın Özgürlükçü Toplum Paradigması kapsamındadır. Bu nedenle diğer ideolojik ve konu kapsamındaki teorik ve kavramsal çerçevelere benzememektedir. Bunun için “Dinlerin Toplum ve Devletçi Uygarlıkla İlişki ve Çelişkisi” başlığı altında sunduğumuz bu çalışmada geçen kavramların bütünlüklü anlamlarının ne olduğuna ihtiyaç duyanların adı geçen kitapları incelemeleri kolaylık sağlayacaktır.
Çalışmanın adı olarak yazılan “Dinlerin Toplum ve Devletçi Uygarlıkla İlişki ve Çelişkisi” başlığı çalışmayı hazırlayan komisyona aittir.
Bu çalışmanın, özellikle Demokratik İslam anlayışı ile inancını yaşayan ve İslam dinini devletçi-iktidarcı emelleri için şekillendirenlere karşı duranlara büyük bir güç vereceğine inanıyoruz.
Bu çalışma “İslam’da yeni bir içtihat olması gerekir” diyenler için ön açıcı olacak ve büyük bir destek sunacaktır.
Meyman Yayınevi
Cesur Yürekli İnsanlar
€15.00“Bakara Suresi 251. ayet der ki; “Davud Calut’u öldürdü, Allah da ona mülk ve hikmet verdi, ona dilediğinden öğretti…”
Ayete göre; Ahit Sandığı, Talut’un hükümranlığının simgesi olduğu gibi, hadislerde bildirildiğine göre Mehdi’nin yeryü-zünde kuracağı hükümranlığın da simgesi olacaktır. Yanında sandığın bulunmasıyla hükümranlığı açıkça anlaşılan Hz. Talut, Calut’un ordusu ile savaşmış ve bu savaş esnasında kutsal emanetlerin bulunduğu sandık, zalim hükümdar Calut’un eline geçmiştir. Ancak Talut, her kim ki Calut’u öldürüp Ahit Sandığı’nı geri alırsa hükümdarlığını ona bırakacağını söyler. Talut ile Calut’un ordularının karşılaştığı savaş alanında bu kez savaşacak olan, silahşörlüğüyle nam salmış Calut’un kendisi ve çelimsiz çoban Hz. Davut’tur. Kuşkusuz ‘O’, hiç kimsenin asla kendinden daha üstün bir düşman ile karşılaşmayacağının evrensel yasasını biliyordu. “Her mücadele, görünenin ötesinde daima eşittir!” Hz. Davud elinde bir sapan ile değil, ancak yüreğinde kurduğu kral olma düşü ile Calut’u öldürmüştü.
“Düşüşte düşmanlık olmaz. Düşmanlık, sen yükselişe geç-tiğinde vardır.” Düşman, sen yükselişteyken karşına çıkar ve korktuğu oranda da zalimleşir. Özgürlük derecen ve iraden ne denli yüksekse onun hareketi de o denli sinsice olur.
İşte, Diyarbakır zindan direnişi tam da böylesi bir çıkışın, yükselişin menkıbesi olduğu için karşıdaki düşman bu muhte-şem çıkışı karşılayacak biçimde kendisini acımasızlıkta sınır tanımayacak şekilde dizayn etmiş ve mazlum bir halkın evlatla-rına karşı korkunç bir insanlık suçu işlemiştir.
Bundan dolayı; Diyarbakır 5 No’lu Zindanı’nda TC’nin uy-guladığı şiddet oranında, tutsak edilmiş Kürdistan devrimcileri direnişi yükseltmiş ve uygulanan şiddet, direniş duvarlarına çarparak parçalanmıştır. Diyarbakır zindan direnişi bir kez daha göstermiştir ki; hangi üstün donanıma sahip olursa olsun, hiçbir düşman senden daha üstün ve senden daha güçlü değildir. Tıpkı Hz. Davud’un, Calud’u alnının ortasından sapanıyla attığı tek bir taşla vurması gibi… Ölmenin dahi yasaklandığı Diyarbakır 5 No’lu Zindanı’nda; zalimler, kendilerine karşı ellerinde diren-mekten ve düşlerinden başka hiçbir silahları olmayan mazlum Kürt evlatları karşısında hezimete uğramışlardır… Nihayetinde; “zafer zahiri gücü elinde bulunduranın değil, yüreğinde ‘düş’ün gücünü taşıyanındı.”
‘Düş’ gerçekti, gerçek olan ‘düş’ idi ve güneşe yüzünü dönenlerin ‘düş’ü bir gün mutlaka gerçekleşecekti…
İşte bu kitap; Kürdistan’ın özgürlüğü için yola çıkmış, ömürlerinin baharındaki gencecik Kürt evlatlarının bu yolda ağır bedeller ödediği Diyarbakır 5 No’lu Zindanı’nda yaşanan vah-şeti, birinci ağızdan anlatan belgesel bir anlatıdır…
Bu mezalimin yaşandığı yıllarda Amed bağrından yükselen yüzlerce evladının çığlıklarını sağır olup duymamış, kör olup görmemişti. Zindanın dışı aya, içi güneşe dönmüştü yüzünü. Diyarbakır 5 No’lu Zindanı’nda yaşanan, yaşatılan vahşetin şiddeti, duyduğum uzak yakın bütün zamanlarda yüreğimde derin bir boşluk duygusu bırakmıştır.
Bir Kürt kadını olarak Diyarbakır zindan direnişçileri benim koruyabildiğim namusum, onurum ve haysiyetimdir… Kürt özgürlük mücadelesinin kat ettiği yol adına onlara minnettarım.
Reviews
There are no reviews yet.