İkinci Doğuşum
Kemal Pir ve ben Ankara Üniversitesi Dil Tarih Fakültesi’nde okuyorduk. Aynı yıl üniversiteye girmiş, faşistlerle girdiğimiz bir kavgada tesadüfen tanışmıştık. Kemal ile arkadaşlığımız bu kavga sayesinde başladı. Bir müddet sonra bana güvenmiş olacak ki, bazı arkadaşları olduğunu ve onları görmek isteyip istemediğimi sorunca, ben de olabilir dedim. Onun bu önerisini kabul ettikten sonra, “O halde bir gün gel de gidelim. Onlarla seni tanıştırayım” demişti. Böylece ikinci doğuşumla Kemal Pir sayesinde tanıştım.
O zaman evleri Emek’te, bir bodrum katındaydı. Kemal ile birlikte onların evine gittiğimizde Önderlik evde değildi. Dışarıdaydı. Evde Haki, Haki’nin kardeşi Baki, Süleyman, Karadenizli Fehmi ve ayrıca Diyarbakırlı biri vardı. Duvarlarda Haki’nin, Kemal’in, Önderliğin, Fehmi’nin, yine Ziyad’ın ve İbrahim hocanın resimleri asılıydı. Resimleri işaret ederek, “Kim bunlar?” diye sorduğumda Kemal, resimlerdekilerin kimler olduğunu tek tek göstererek tanıttı. Bu portreleri çizenin de Fehmi olduğunu ve Gazi Eğitimde okuduğunu söyledi.
Kemalle biraz sohbet ettikten sonra Önderlik içeri girdi. Duvara asılı resimlerden biri Başkan’ın olduğu için, girer girmez onun Başkan olduğunu çıkardım. O zaman Başkan nezleydi. Başkan bize selam verdikten sonra Kemal, “Bahsettiğim arkadaş budur” deyince, daha önce benden Önderliğe söz ettiğini anladım. Birlikte yemek yedikten sonra Önderlik, Kürdistan ve Kürt meselesi hakkında ne düşündüğümü sordu. Ben de bildiklerimi anlatmaya başladım. Çok fazla da bir şey bilmiyordum. Genelde Türkiye soluna egemen olan mantık bende de vardı. İşte, devrim olduğunda Kürt sorunu da çözülür, önemli olan “devrimin gerçekleşmesidir” deyimini ben de inanarak kullanıyordum. Devrim gerçekleşirse özgürlük gerçekleşir; böylece herkes özgürlüğüne kavuşur, diyordum. Ayrıca Kürdistan’a dair fazla bir bilgim de yoktu. Bir ara Önderliğin güldüğünü görünce, biraz tuhafıma gitti. Acaba niye gülüyor, diye düşünmekten kendimi alamadım. Ne söyledim de güldü, diye söylediklerimi büyük itinayla bir bir gözden geçirdim. Bir türlü gülmesini gerektirecek bir şey söylediğimi hatırlayamadım. Ben bunu düşünürken Önderlik konuşmaya başladı. Yaklaşık dört saat konuştu, ben de dinledim.
Kürdistan ve Kürt halk gerçekliği hakkında ilk defa duyduğum bu değerlendirmeler oldukça etkileyiciydi. Bazı şeyleri yeni duyduğum için biraz kafam karıştı. Tartışma uzamış, saat epey ilerlemişti. Artık yatma saati gelip çatmıştı. Benim bu saatte ne olursa olsun mutlaka gitmem gerekiyordu. Çünkü Yüksek Öğretmen Yurdunda yatılıda kalıyordum. Üstelik ertesi sabah Dil-Tarihe de gitmem gerekiyordu. Sabahki derse geç kalmamak için o gece gideyim dedim. Yüksek Öğretmen Yurdunun bulunduğu alan faşistlerin bölgesinde olduğu için tehlikeli olur diye gecenin o saatinde gitmeme izin vermediler. Arkadaşlar, “Gece gitmek tehlikelidir. Kal, sabah erkenden gidersin” dediklerinde ısrarlarına dayanamadım ve o gece onların evinde kaldım.
Zamanı Doğuran Dağ
€12.00Dağ Kavminin Hikayeleri
Dersim’den Hewraman’a dağ kavminin özgür çocuklarına…
Reviews
There are no reviews yet.