Her bir günce BİR AŞK-I HAYAT

Bir özgürlük aşığı
Tarihten süzülmüş gelen bir tanrıça
Zorluklar karşısında yılmayan bir savaşçı
Ayak basılmamış, el değmemiş temiz bir toprak; gönüllerimizin yuva kurduğu
Ve herkesin yüreğinde taht kuran güleç bir yüz, sıcacık bir omuz, tertemiz bir dostluk, bilgelik, heyecan, yaşam sevinci, bağlılık…

Tarif etmeye çalıştıkça ilk aklıma gelenler bunlar… Ve liste uzayıp gidiyor düşündükçe. Sözcük dağarcığım ondan yaşama taşan anlamları karşılayacak kapasitede değil henüz. Ya da bazı şeyler tarif edilemiyor.

Yaşamdaki anlamları o denli derin, sade ve yerini tutuyor ki; sadece yaşıyorsun. İfadeye kavuşturmaya çalışmak yaldızla süsleyip sadeliğine gölge düşürüyormuş gibi geliyor veya o yoğunluğu tarif etmek için çok sönük buluyorsun anlattıklarını. Her ikisi de Helîn yoldaşı anlatırken gelip duruyor kalemin ucuna ve sadece yaşanmış olan anların varlığına sığınıyorsun.

Sonrasında ister istemez dökülüyor dilinden kelimeler: ‘Evreni yönlendiren bu büyük güce şükürler olsun ki vardın, varsın. Ve yine şükürler olsun ki seninle birlikte aynı havayı soluma şansına ulaştık.’

Yaşamımıza yön veren hedeflerin, ulaşmak istediklerimizin aslında var olduklarına dair kanıttı Helîn arkadaş; olması gerekenin, özün kendisi.

Ki hakikat diyoruz buna. Hakikat hakkında bugünlerde çok söz söylüyoruz ve söylediklerimizin çoğu belki de doğru. Ancak Helîn arkadaşın yaşama bakışını anlamamıza yetmiyorsa söylediklerimiz, aslında çok da anlamamışızdır hakikati; gerçeğin özüne dokunamamışızdır.

Hakikat Heval Helîn’in yaşama bakışından, gülüşünden, konuşmalarından, yüreğinde tüm canlılara karşı beslediği sevgiden, eşitlik ve özgürlük tutkusundan ve büyük bir aşkla taşıdığı kadın kimliğinden bizlere taşanlardı. İnsan olma, kadın olma anlamı onda tam anlamıyla somutlaşıyordu çünkü.